Yazar: Yasmen Ragab

Çevirmen: Sevde Nur Ünal

“Bu iş için neden nitelikli bir aday olduğunu düşünüyorsun?” Diğer bir deyişle “Bana kendini sat.” Bu bir iş görüşmesinde cevaplamak zorunda olduğum sorulardan bir tanesi. Belki de mülakatlarla ilgili söylenmesi gereken ilk şey, gelen adayların bu görüşmelerin stresine dayanmakta zorlandıkları ve mülakatı yapan kişilerin bu süreci adaylar için daha da zorlaştırmamaları gerektiğidir. Hala çok gencim ama birçok iş görüşmesine gittim ve mülakata gelen adayların hepsinde yaygın olarak gördüğüm şuydu: Eğer işe kabul edilmezlerse, doğal olarak mülakattan kendilerini yeterince iyi hissederek çıkamıyorlar. Mülakatlarla ilgili değinilmesi gereken diğer bir nokta da şudur ki: Bu süreç ortaya sizin dışınızda bir kazanan ya da kaybeden koymaz. Mülakatların işleyişine dair kuralları kim koyuyor bilmiyorum ama ortada bir sorun olduğu aşikar. Çözüm olarak, saçma ve gülünç denilebilecek sorular sormak yerine daha yaratıcı ve insancıl bir tavır takınılabilir. Örneğin, iş görüşmesine gelen adaylara onların bu zamana kadar “self –learning” süreçleri aracılığıyla neler elde ettikleri veya önceki işlerinde karşılaştıkları en zorlu koşulların neler olduğu sorulabilir. Bu türden yüzeysel olmayan sorular adayların kendilerine güvenlerini ve öz saygılarını arttıracağı gibi onların vasıflarını ve bu vasıfların söz konusu olan iş için uygun olup olmadıklarını anlamaya yardımcı olur. Bu anlamda, hem iş verenler hem de mülakata tabi tutulan adaylar için kaliteli sorulardan ve cevaplardan oluşan bir iş görüşmesi daha verimlidir. Aksi takdirde, mülakata gelen birinin öz güvenini zedelemek iki taraf için de faydalı olmayacaktır, ki inanın bana bir aday züppe bir patrona katlanabiliyorsa onda olmayan vasıfları da onlara sahipmiş gibi gösterebilir. Öte yandan bütün bu iş mülakatları daha fazla psikoloji okumakla alakalı. Öncelikle, mülakatın rahat bir ortamda geçeceğinden emin olunmalıdır. Sonrasında adayları rahatlatmak için görüşmeyi yapan kişi belki birkaç dakika kendisi hakkında konuşabilir, kendisinin bu işte nasıl çalışmaya başladığından ve genel olarak mülakatlar hakkında olumlu ve olumsuz bulduğu noktalardan bahsedebilir. Bu aşamada en önemli şey, adayların kendilerini yargılanıyormuş gibi hissetmemeleridir. Şu yadsınamaz bir gerçektir ki; söz konusu olan işi patronlar tek başlarına yapamadıkları için yeni elemanlar almaya ihtiyaç duyarlar ve adayların bu işe ne kadar ihtiyacı varsa iş verenlerin de kalifiye elemanlara o kadar ihtiyacı vardır. “win – win situation” söz konusudur. Patronlar, çalışanların zamanına ve emeğine karşılık olarak para teklif eder ve bu sürecin sorunsuz işleyebilmesi için karşılıklı saygıya ihtiyaç vardır. Uygun adayların çoğu hak ettiği işlere, mülakatların stresine dayanmadıkları ve erken pes ettikleri için alınmıyorlar. Son olarak, inanıyorum ki bir insanı iyi bir lider yapan ölçüt kaç takipçisinin onun adımlarını birebir takip ettiğiyle değil bu liderin kendisini örnek alan insanlara nasıl davrandığıyla alakalıdır.

İyi olun, hakettiğiniz işi alacaksınız!

Resim: Dina Zayan

JOB INTERVIEWS CAN DESTROY CONFIDENCE